TRAKYA MİLLİ MÜCADELESİNDE
EDİRNELİ GELİN HANIM
Gelin Hanımın asıl adı Makbule'dir. Yedi kardeşten biri olan
Makbule Hanım aslen Manisalıdır. Bebekliği, çocukluğu ve gençliğinde çok güzel
bir yüze ve vücuda sahip olan Makbule henüz 9-10 yaşlarındayken eve görücüler gelip
kendisini oğullarına almak isterler. Bunlardan Manisanın eşrafından birinin oğluna
da istenir. Yaşının küçüklüğü nedeniyle istek red edilince Makbulenin babası
dağa kaldırılıp ve zorla evlenme pazarlıkları yapılır. Zoraki olarak Makbule ile
bu ailenin oğluna söz kesilir. Düğün hazırlıklarına başlanır. Babayı ancak
bundan sonra serbest bırakırlar.
Çok üzgün olan baba, kızını Manisadan kaçırmayı planlar ve
gizlice kızıyla birlikte İzmire kaçarlar. İzmirde bir süre gizlenen baba-kız, o
tarihte tebdil hava için dünyayı dolaşmakta olan Japon prensi ve prensesinin
gemilerine misafir olarak binerler.
Gelin (Makbule) Hanım |
Makbulenin hikayesi prensesi çok etkiler ve kendisine
hediyeler verir. Aralarında bir dostluk kurulur. İstanbula gitmekte olan gemi
ile seyahat ederek İstanbula gelirler. Bir müddet bu büyüleyici şehirde kaldıktan sonra, baba Edirnede bir iş
bulur ve Edirneye gelip Hıdırağa Camisinin yanında bir konak satın alırlar ve
bu şehre yerleşirler. Manisada bulunan
ailenin diğer fertleri de bilahere gelirler.
Makbule Hanım büyüyüp gelinlik çağına geldiğinde Edirnenin en
güzel kızı olarak dikkatleri çeker. Şehrin ileri gelen ailelerinden Halis
efendinin yakışıklı, okuryazar ve tahsilli oğlu Alaaddin Beyle tanışır.
Alaaddin beyin babası Halis Efendi Makbuleyi oğluna ister ve genç çift
evlenirler.
Makbule Hanımın güzelliği herkesi hayran bıraktığı gibi
kayınpederi bile bundan etkilenir ve İstanbuldan düğün için özel bir taht
ısmarlanır. Kırk gün kırk gece süren düğün boyunca Makbule Hanım bu tahtı kullanır
ve Edirnenin hemen hemen tamamı yeni gelini görmek için ziyarete gelirler. İşte
Makbule Hanımın Gelinliği buradan gelmektedir. Halis Bey başta olmak üzere
herkes ona GELİN HANIM diye hitap ederler ve bu bir ömür boyu sürüp gider.
Halis Efendi Serdengeçti Bayraktaroğlu |
Gelin Hanım, Halis Efendinin Edirnede Kadirhane semtindeki konağında-şimdiki
Gelin Hanım Sitelerinin bulunduğu yerde- yaşar. Konağın haremlikli ve selamlıklı büyük bir salonu, kubbeli yanar
bir hamamı ve ayrıca seyisler, arabalar ve hayvanlar için bahçede ayrı ayrı bölümleri
bulunmaktadır . Gelin Hanımın kocası Alaaddin Bey devamlı kitapları ve
toplantıları ile meşgul olduğu için evin her türlü faaliyetlerini Gelin Hanım yürütür.
Gelin Hanımın konağı Edirnedeki en güzel ve en büyük
konaklardan biridir. IV Murat Edirneyi ziyaretinde burada kaldığı gibi Edirneye
gelen devlet erkanı da bu konakta misafir edilir ve ağırlanırdı. Alaaddin Beyin
ailesi Fatih Sultan Mehmet zamanında kendilerine verilen Bayraktarlık nedeniyle
Sefere çıkan Ordunun yiyecek ihtiyaçlarını karşılamakla sorumluydu. Şimdiki
Musabeyli, Demirhanlı, Hacı Umur ve Habiller köyleri kendilerine verilen
arazinin bir kısmıydı. Gelin Hanımın bizzat anlattığına göre çiftlikte en az
yirmibin büyük baş sığır bulundurmak zorundaydılar. Küçük baş hayvanların sayısı
belli olmazdı. Gelin Hanım kayınpederinin son senelerinde ona yardımcı olmuş ve
vefatından sonra da çiftliğin idaresi ona kalmıştır. Halis Efendi ömrü boyunca
gelinini daima başının üstünde ve ona herkesin Gelin Hanım denmesini istemiş ve
sağlamıştır.
Gelin Hanımın Konağı (şimdi yok); Sokağın adı: Gelin Hanım sok. |
Gelin Hanımın konağında çalışan hizmetçilerin ve personelin
büyük bir kısmı Bulgar veya Rum asıllıydı. Çok zeki olan Gelin Hanım kısa sürede
bu insanların dillerini öğrenmiş ve onlarla ile kendi dillerinde konuşmuştur.
Gelin Hanımın
Milliyetçi Faaliyetleri
Milliyetçi bir ruha
sahip olan Gelin Hanım Türk asıllı personelin daima üst mevkilerde olmasına dikkat
ederdi. Halis Efendinin vefatından sonra patlak veren Balkan savaşında
Gelin Hanım iki kızı ve kocasıyla birlikte Edirneyi terk etmiştir. Fakat kısa
bir süre sonra bu kararının hatalı olduğunu fark ederek Edirneye geri dönmüştür.
Geri geldiklerinde evlerinin yağmalandığını, konaklarının bombardımanda yıkılıp
harap olduğunu, en güvendiği kişilerin bile bu yağma ve çapulculuk işlerine karıştığını
görmüştür. Çiftlikleri de yağmalanmış ve araziler kapanın elinde kalmıştır. Yüzbinlerce
dönüm araziden ancak bir kısmını kendisine sadık adamları vasıtasıyla
kurtarabilmiştir.
Gelin Hanım asıl gelinliğini burada göstermiştir. Yıkılan konağın
bir kısmını yeniden kendilerinin oturabileceği bir şekle sokmuş, bu dönemde çok
sıkıntılı günler geçirmişlerdir. Balkan harbinin hemen arkasında ortaya çıkan
Yunan işgalinde Gelin Hanım Edirneden ayrılmamıştır. Türk gizli teşkilatından
aldığı emirlere göre hareket etmiştir. Çok iyi bildiği Rumcadan da istifade
ederek işgal kuvvet kumandanlarıyla kısa sürede arkadaşlık kurup onların güvenini
kazanmıştır. Bir taraftan evinde eğlenceler ve toplantılar tertip ederken diğer
taraftan evinin mahzeninde ve bahçede bulunan depolarda Türk çetelerini ve
onlara ait silah ve mühimmatı saklayarak ve Rum kumandanlarınca yapılan konuşmalarını
Çolak Sabri ve Kara Bekir gibi çete başlarına aktararak onların Yunanlılara
zaiyat vermelerini sağlamıştır. Gelin Hanımın bu gizli çalışmaları sayesinde
Edirnedeki Türk etkinliği devamlı olmuş ve düşmana pek çok zaiyat verilmiştir.
Yunanlılar bütün gayretlerine rağmen casusluk yapan kişiyi bir türlü tahmin
edememişlerdir.
Lozan Anlaşmasından sonra Türklere verilen Edirneye, Türk birliği
girmeden önce Gelin Hanımdan birliğin başında şehre girmesi istenmiştir. Gelin
Hanım, gelen heyete olumsuz cevap vererek kendisinin memleketi için gerekeni
yaptığını belirtmiştir. Böyle bir davranış Gelin Hanımın bütün bu debdebeli yaşantısına
rağmen ne kadar alçak gönüllü olduğunu göstermektedir. Türk Milleti, Gelin Hanıma
Milli bayramlarda tören yerinde baş protokolda yer vererek, hizmetlerini
unutmadığını ölümüne kadar göstermiştir.
Gelin Hamm, Soyadı Kanunu çıkınca Fatih Sultan Mehmet'in vermiş
olduğu ünvanı istemiş ve soyadını SERDENGEÇTİ BAYRAKTAROĞLU olarak almıştır.
Halen Edirne Mezarlığında bu ismi yazılı bir mezar taşının gölgesinde yatmaktadır.
GELİN HANIM rahat uyu...