8 Ocak 2020 Çarşamba

TRAKYA MİLLİ MÜCADELESİNDE EDİRNELİ GELİN HANIM


TRAKYA MİLLİ MÜCADELESİNDE
EDİRNELİ GELİN HANIM

Gelin Hanımın asıl adı Makbule'dir. Yedi kardeşten biri olan Makbule Hanım aslen Manisalıdır. Bebekliği, çocukluğu ve gençliğinde çok güzel bir yüze ve vücuda sahip olan Makbule henüz 9-10 yaşlarındayken eve görücüler gelip kendisini oğullarına almak isterler. Bunlardan Manisanın eşrafından birinin oğluna da istenir. Yaşının küçüklüğü nedeniyle istek red edilince Makbulenin babası dağa kaldırılıp ve zorla evlenme pazarlıkları yapılır. Zoraki olarak Makbule ile bu ailenin oğluna söz kesilir. Düğün hazırlıklarına başlanır. Babayı ancak bundan sonra serbest bırakırlar.
Çok üzgün olan baba, kızını Manisadan kaçırmayı planlar ve gizlice kızıyla birlikte İzmire kaçarlar. İzmirde bir süre gizlenen baba-kız, o tarihte tebdil hava için dünyayı dolaşmakta olan Japon prensi ve prensesinin gemilerine misafir olarak binerler.
Gelin (Makbule) Hanım
Makbulenin hikayesi prensesi çok etkiler ve kendisine hediyeler verir. Aralarında bir dostluk kurulur. İstanbula gitmekte olan gemi ile seyahat ederek İstanbula gelirler. Bir müddet bu büyüleyici  şehirde kaldıktan sonra, baba Edirnede bir iş bulur ve Edirneye gelip Hıdırağa Camisinin yanında bir konak satın alırlar ve bu  şehre yerleşirler. Manisada bulunan ailenin diğer fertleri de bilahere gelirler.
Makbule Hanım büyüyüp gelinlik çağına geldiğinde Edirnenin en güzel kızı olarak dikkatleri çeker. Şehrin ileri gelen ailelerinden Halis efendinin yakışıklı, okuryazar ve tahsilli oğlu Alaaddin Beyle tanışır. Alaaddin beyin babası Halis Efendi Makbuleyi oğluna ister ve genç çift evlenirler.
Makbule Hanımın güzelliği herkesi hayran bıraktığı gibi kayınpederi bile bundan etkilenir ve İstanbuldan düğün için özel bir taht ısmarlanır. Kırk gün kırk gece süren düğün boyunca Makbule Hanım bu tahtı kullanır ve Edirnenin hemen hemen tamamı yeni gelini görmek için ziyarete gelirler. İşte Makbule Hanımın Gelinliği buradan gelmektedir. Halis Bey başta olmak üzere herkes ona GELİN HANIM diye hitap ederler ve bu bir ömür boyu sürüp gider.

Halis Efendi
Serdengeçti Bayraktaroğlu
Gelin Hanım, Halis Efendinin Edirnede Kadirhane semtindeki konağında-şimdiki Gelin Hanım Sitelerinin bulunduğu yerde- yaşar. Konağın haremlikli  ve selamlıklı büyük bir salonu, kubbeli yanar bir hamamı ve ayrıca seyisler, arabalar ve hayvanlar için bahçede ayrı ayrı bölümleri bulunmaktadır . Gelin Hanımın kocası Alaaddin Bey devamlı kitapları ve toplantıları ile meşgul olduğu için evin her türlü faaliyetlerini Gelin Hanım yürütür.

Gelin Hanımın konağı Edirnedeki en güzel ve en büyük konaklardan biridir. IV Murat Edirneyi ziyaretinde burada kaldığı gibi Edirneye gelen devlet erkanı da bu konakta misafir edilir ve ağırlanırdı. Alaaddin Beyin ailesi Fatih Sultan Mehmet zamanında kendilerine verilen Bayraktarlık nedeniyle Sefere çıkan Ordunun yiyecek ihtiyaçlarını karşılamakla sorumluydu. Şimdiki Musabeyli, Demirhanlı, Hacı Umur ve Habiller köyleri kendilerine verilen arazinin bir kısmıydı. Gelin Hanımın bizzat anlattığına göre çiftlikte en az yirmibin büyük baş sığır bulundurmak zorundaydılar. Küçük baş hayvanların sayısı belli olmazdı. Gelin Hanım kayınpederinin son senelerinde ona yardımcı olmuş ve vefatından sonra da çiftliğin idaresi ona kalmıştır. Halis Efendi ömrü boyunca gelinini daima başının üstünde ve ona herkesin Gelin Hanım denmesini istemiş ve sağlamıştır.
Gelin Hanımın Konağı (şimdi yok); Sokağın adı: Gelin Hanım sok.


Gelin Hanımın konağında çalışan hizmetçilerin ve personelin büyük bir kısmı Bulgar veya Rum asıllıydı. Çok zeki olan Gelin Hanım kısa sürede bu insanların dillerini öğrenmiş ve onlarla ile kendi dillerinde konuşmuştur.
Gelin Hanımın Milliyetçi Faaliyetleri

Milliyetçi bir ruha sahip olan Gelin Hanım Türk asıllı personelin daima üst mevkilerde olmasına dikkat ederdi. Halis Efendinin vefatından sonra patlak veren Balkan savaşında Gelin Hanım iki kızı ve kocasıyla birlikte Edirneyi terk etmiştir. Fakat kısa bir süre sonra bu kararının hatalı olduğunu fark ederek Edirneye geri dönmüştür. Geri geldiklerinde evlerinin yağmalandığını, konaklarının bombardımanda yıkılıp harap olduğunu, en güvendiği kişilerin bile bu yağma ve çapulculuk işlerine karıştığını görmüştür. Çiftlikleri de yağmalanmış ve araziler kapanın elinde kalmıştır. Yüzbinlerce dönüm araziden ancak bir kısmını kendisine sadık adamları vasıtasıyla kurtarabilmiştir.
Gelin Hanım asıl gelinliğini burada göstermiştir. Yıkılan konağın bir kısmını yeniden kendilerinin oturabileceği bir şekle sokmuş, bu dönemde çok sıkıntılı günler geçirmişlerdir. Balkan harbinin hemen arkasında ortaya çıkan Yunan işgalinde Gelin Hanım Edirneden ayrılmamıştır. Türk gizli teşkilatından aldığı emirlere göre hareket etmiştir. Çok iyi bildiği Rumcadan da istifade ederek işgal kuvvet kumandanlarıyla kısa sürede arkadaşlık kurup onların güvenini kazanmıştır. Bir taraftan evinde eğlenceler ve toplantılar tertip ederken diğer taraftan evinin mahzeninde ve bahçede bulunan depolarda Türk çetelerini ve onlara ait silah ve mühimmatı saklayarak ve Rum kumandanlarınca yapılan konuşmalarını Çolak Sabri ve Kara Bekir gibi çete başlarına aktararak onların Yunanlılara zaiyat vermelerini sağlamıştır. Gelin Hanımın bu gizli çalışmaları sayesinde Edirnedeki Türk etkinliği devamlı olmuş ve düşmana pek çok zaiyat verilmiştir. Yunanlılar bütün gayretlerine rağmen casusluk yapan kişiyi bir türlü tahmin edememişlerdir.
Lozan Anlaşmasından sonra Türklere verilen Edirneye, Türk birliği girmeden önce Gelin Hanımdan birliğin başında şehre girmesi istenmiştir. Gelin Hanım, gelen heyete olumsuz cevap vererek kendisinin memleketi için gerekeni yaptığını belirtmiştir. Böyle bir davranış Gelin Hanımın bütün bu debdebeli yaşantısına rağmen ne kadar alçak gönüllü olduğunu göstermektedir. Türk Milleti, Gelin Hanıma Milli bayramlarda tören yerinde baş protokolda yer vererek, hizmetlerini unutmadığını ölümüne kadar göstermiştir.
Gelin Hamm, Soyadı Kanunu çıkınca Fatih Sultan Mehmet'in vermiş olduğu ünvanı istemiş ve soyadını SERDENGEÇTİ BAYRAKTAROĞLU olarak almıştır. Halen Edirne Mezarlığında bu ismi yazılı bir mezar taşının gölgesinde yatmaktadır.
GELİN HANIM rahat uyu...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder